Hop Hop Değiş Tonton! İnançlar 2

Hayatın anlamı bizim sembollere verdiğimiz anlamların arkasında şekillenmektedir.

Dünyayı algılamamız semboller üzerinden olmaktadır. Örneğin şu an bu yazıyı okuyan siz de harflerin oluşturduğu sembollerle benimle iletişime geçiyorsunuz. Ya da tam tersi bir şekilde ben sizinle iletişime geçiyorum.

Her yazımı yazarken aklımdan şu sözler geçer:
“Bugün acaba kimleri düşündürüp, hayatlarındaki hassas bir noktaya temas edeceğim. Belki de kişinin hayatında önemli bir farkındalık yaratacağım ve bu farkındalık da kelebek etkisi şeklinde hem kişinin hayatını hem de toplumu dönüştürecek”.

Bir düşünsenize sizin hayatınızda çok büyük öneme sahip olan okuduğunuz bir kitabı, izlediğiniz bir filmi ya da rol model aldığınız bir kişiyi. Herkesin hayatında yok mudur böyle şeyler? İşte benim de hayatımda önemi olan yazılar, kitaplar, filmler olduğu gibi, ben de yazdıklarımla insanların hayatlarına dokunuyorum.  Kimi zaman geri dönüşler hemen olduğu gibi, kimi zaman bir toplantıda “ben sizi uzun süredir takip ediyorum”, “geçen yıl sonunda yazdığınız yazıyı ara ara okur, nerede olduğuma bakarım”, …vb. gibi de olmaktadır.

Aslında yukarıya yazdıklarıma bakarsanız, her yazıda içimden geçen cümle ile kendime güçlü bir inanç oluşturmuş olduğumu fark edersiniz. Bu inancı birçok değerlerle destekliyorum: Üretkenlik, Paylaşım, Gelişim, Değişim ve Dönüşüm. Değerlerimle destekli inançlarım sayesinde de neredeyse her hafta mutlaka bir konuyu kaleme alıyorum.

İnançlar gördüğünüz gibi kendi kendimize oluşturabileceğimiz ve hatta güçlendirebileceğimiz şeyler.

Geçen haftaki yazı sonrasında inançlarınızı listelediniz mi? Bunlardan sizi destekleyen yanınıza almanız gereken en önemli 3 inancınız hangisidir? Peki ya sizi köstekleyen bir şekilde hayatı size zindan eden ve kurtulursanız hayatın dizginlerini elinize alacağınızı düşündüğünüz 3 negatif inancınız nedir? Listeyi yapmayanlar, hemen listesini oluşturabilir ve kaldıkları yerden yazıyı okumaya devam edebilir.

Sizi rahatsız eden bir inancınız mı var? O zaman inancı sorgulayın! Bir süre sonra bu inancın sallandığını göreceksiniz. İnancı yıkmak mı? Daha fazla sorgulayın!

İnançları farklı boyutlarda inceleyebiliriz. Kimi inançlar çok hafiftir. İskambil kağıtlarından oluşan kule gibi. Bunlar genellikle o gün ihtiyacımız olduğu için birilerinden (aile içi, kurum içi, sevdiğimiz bir dosttan, sosyal medya’dan, … vb. gibi) satın almışızdır. Eminizdir ama geçici bir durumdur, çok sık kullanılmadığı gibi en ufak bir sorgulama ile ortadan kalkabilir. Örneğin farklı birçok diyeti deneyimlemiş kilo vermeye çalışan bir birey (farklı diyetleri deneyimleme uzmanı), her yeni duyduğu diyeti denemek ister. O başlangıç motivasyonu ile ilk etkisini de görür. Ta ki o ilk kaçamağı yapana kadar. Sonrasında ne olduğunu herkes biliyor zaten. Bu kişilerden değilseniz bile çevrenize bakmanız yeterli…

İkinci seviye inançlar daha güçlü, kendini sürekli olarak doğrulayan ve arkasında tekrarlayan ve aynı sonucu taşıyan bir deneyimi de taşırlar. Öğrencilik yıllarında bazı arkadaşlarıma hayrandım. Tüm yıl çalışmasalar bile son 1 hafta boyunca yaptıkları çalışma ile okulu oldukça rahat bitirirlerdi. Bu kişiler belki benim kabul edemediğim ve inanmadığım genel bir inancı kabul etmişlerdi: “Sınavlardan önce son bir hafta sınavlara çalışırsan rahat rahat okulu bitirsin”. Tabi ilk sınav sonuçları, ikinci sınav sonuçları ,.. derken gerçekten de sınav önceleri hariç oldukça konforlu okul hayatları vardı. Kurumsal iş ortamlarında en çok inanılan konulardan biri de ‘torpil algısı’. Nasıl da kendini gerçekleştirir bir kehanettir bu inanç! Torpili olmayanlar bir yere gelemez değil mi? Çevrenizdeki herkes torpilli değil mi?  Bir kişi dahi, işi hak ederek oraya gelmemiş midir? İnançları yıkmak isterseniz, sorular sorup sorgulayın. Uzun uzun…

Üçüncü seviye inançlar daha katı, kemikleşmiş (Anthony Robbins buna iman der), sağlam binanın sağlam sütunları gibi olanlardır. Buna dini inançlar girdiği gibi kişinin (kendisi ile ilgili) büyük resmi ile ilgili olanlar da girebilir. Bu inançların olumlu olanları sizleri rahatlıkla ayakta tutarken, olumsuz olanları hayatınızı bir kapanın içinde yaşamanıza neden olur. Benim bugüne kadar duyduğum en güzel ve olumlu inanç, bir doktor arkadaşımın inancı olan: “Ben Allah’ın sevgili kuluyum. Benim işlerim hep rast gider” olandır. Tabi duyduğum en kötü inanç cümlesi de “Değişim çok zor”dur. Zor olan değişim mi? Yoksa değişimin düşüncesi mi? Yüzme öğrenecek kişinin korkusu başına gelecek tehlikeleri düşünmesindendir. Yoksa denize girdiğinde başına ne gelirse gelsin, ona adapte olmaya, uyum sağlamaya ve yaşamını devam ettirmeye çalışır. Yani değişerek adapte olur. 



Bu seviyede inançları sorgulama konusunda kişi oldukça dirençlidir! Sorgulamak istemediği gibi sorgulatmak da istemez.

Hadi biraz sorgulayın inançlarınızı bakın neler olacak?

Altın kural 1: Değiştirmek istediğiniz, size köstek olan bir inancınızı ele alın.

Altın Kural 2: Bu inancı sorgulayın.
-       En az 1, en çok 10 olmak üzere bu inanç ne kadar doğru bir inançtır?
-       Bu inanç sizce saçma bir inanç olabilir mi? Neden?
-       Bu inançla yaşamanın
o   Fiziksel alanınıza (genel olarak yaptıklarınız, ettikleriniz)
o   Duygusal alanınıza ve ilişkilerinize,
o   Kendinize (BEN’inize)
o   Büyük resminize maliyeti nedir?
-       Bu inançla artık yaşamazsanız ne olur?
İnancınız sarsılmaya başladı mı?

Altın Kural 3: Bu olumsuz inancın yerine olumu bir inanç yerleştirin. Bu inancı daha da güçlü deneyimlemek ve güçlendirmek için neler yapabilirsiniz?

Coğrafyamız içinde köstekleyecek inançları barındırdığı gibi aynı zamanda başarılı olmuş birçok örneği de barındırır. Bu noktada konusunda başarılı insanları gözlemleyin, tanışın, modelleyin.

İnançlar, arkasında neden sonuç ilişkisinin yanında, NLP (Neuro Linguistic Programming)’de anlatılan silme, bozma ve genelleme modellerini de içermektedir. Bu konuları önümüzdeki yazılarda paylaşmayı planlıyorum.

 Farkındalık yaratan koçluk çalışmaları ve NLP ile birçok inanç değiştirilebilir.

Japonların kalitesi konusunda şüpheniz yoktur değil mi? Biliyor musunuz 1950’lere kadar Japonların kalitesi çok kötüydü. General Mac Arthur, Dr. W. Deming’i Japonya’ya gönderir. Zira Japonlarla bir telefon görüşmesini dahi doğru düzgün yapamamaktadır. Dr. W. Deming, Japonlara çok güçlü bir inanç aşılar: “Çalışmaların kalitesini yükseltmek yolunda, her gün ve hiç bitmeyecek şekilde adanmanın dünya pazarına 10-20 yıl içinde  hakim olmak anlamına gelmektedir”. Japonlar’ın sürekli iyileşme (Kaizen) felsefesinin sırrı buradan gelmektedir.

Hayatınızda bir şeyi gerçekleştirmek isterseniz, Alman düşünür Arthur Schopenhaeur’ın felsefesini uygulayabilirsiniz.
-       Önce alay edilme
-       Sonra şiddetle karşı çıkılma
-       Son olarak, zaten belli olan bir şey, denilme ve kabul edilme.

Başınıza gelenler her neyse bu şekilde olmuyor mu?

Hop hop değiş Tonton diyerek inançlarınız değiştirmenin zamanı gelmedi mi?




Kemal Başaranoğlu
Profesyonel Koç
kemalbasaranoglu@gmail.com
Facebook Turuncu Yeşil Koçluk Eğitim Danışmanlık
Linkedin Turuncu Yeşil Koçluk Eğitim Danışmanlık
www.tykocluk.com


(*) 1980’lerde yayınlanan Tonton Ailesi. “Hop hop değiş tonton” denilerek, farklı şekillere bürünen karakterler.


http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/145611/tonton-ailesi-80ler-cizgi-film

Etiketler: , , , , , , , , , , , ,