Girişimcilerin Aynadan Yansımayan Gizli Yüzü

On bin parçalık bir yapbozunuz  olsa ne kadar eğlenceli olurdu değil mi? Ya da çok mu sıkıcı bulurdunuz? Varsayalım ki hayatınız on bin parçalı bir yapboz olsun. Siz bugün hangi parçalarına dokunuyorsunuz?




Diş fırçalarken, yüz yıkarken, erkekler tıraş olurken, kadınlar makyaj yaparken, dışarı çıkmadan önce her seferinde kendimize bir ayna yardımı ile bakarız değil mi? Hiç aynaya bakmadan yaşayanımız olmuş mudur acaba? Hiç sanmıyorum. İnsan doğası gereği arayış içindedir. Kendini keşfetmenin yolu kendini tanımaktan geçer. Aynalar da fiziksel gerçekliğin yansıması değil midir? Aynaya bakarken aslında mevcut durumu gözlemleriz. Bu mevcut durum belki de bulmacanın sadece bin parçasının farkındalığıdır. Ailesel, çevresel, toplumsal ve evrensel inançlar, en sonunda elde edilmek istenen görüntü ne ise onun hazırlanmasına yardımcı olur. Daha sonra Maslow’un piramidinin en alt kademesi olan temel ihtiyaçlarımızı gerçekleştiririz ve bin parçadan iki bin beş yüz parçaya doğru ilerleriz. 

Kaldı yedi bin beş yüz parça.

İnsan sosyal bir varlıktır. Sosyal varlık olması nedeni ile sürekli olarak etkileşim ve paylaşım içindedir. Etrafındaki her şey ile olan iletişimi yapbozun iki bin beş yüz parçasının oluşturulmasına hizmet eder. Kimler yoktur ki, bu iki bin beş yüz parça içinde... Aile, arkadaşlar, içinde bulunduğu farklı çevreler (sosyal, akademik, iş,…vs.). Her biri ile gerçekleşen etkileşim aslında her bir parçanın içinde bulunan ama gizlenen parçalar gibidir.

Yapbozun ilk yarısı bu şekilde oluştu. Yapbozun geriye kalanı aslında insanın sınırsız kapasitesinin kaynağından geliyor; beyninden. Felsefik bir varlık olarak insan aslında sürekli düşünce üretir. Zira beyin boş duramaz, boşlukları doldurmak esastır. Bu boşlukların zihinlerde ya da kalplerde tutku ile oluşturduğu görüntü, insanın ulaşmak istediği büyük resmindeki derin anlamlılık ve maneviyatı ortaya çıkmaktadır. Düşünceler aslında kişinin tam da “BEN” diye kendini tanımladığı bir nevi kimlik kartı gibidir.

Girişimci insanlar aslında bu modelin en güzel örneğidir. Onların yapboz büyüklüğünü hayal güçleri ve/veya tutku ile bağlandıkları amaçları oluşturur. Tüm girişimcilerin kesin ve net bir hayali vardır mıdır, bilinmez. Ama hayallerinin sınırını niyetleri etrafındaki düşünceler oluşturur.  Bu düşüncelerin kaynağı ise her gün zihinlerinde oluşan yeni yeni sorulara buldukları cevaplardan gelir. Kendi BEN’lerinin bulduğu düşünceler bir taraftan büyük resmi oluşturup, geliştirdiği gibi, kimi zaman ise resim bulanık olsa bile tutkularının arkasından giderek resmi yaratıp netleştirir. Resmin oluşum aşamasında çevrede ilgili kişiler ile temasa geçmeye başlarlar. Aslında her temasa geçiş yeni bir düşünce, her bir yeni düşünce büyük resimde yeni bir yapboz parçasının birleştirilmesidir. Ortaya çıkan bu yeni görüntü de aynı zamanda daha derin düşüncelere, bu daha derin düşünceler ise farklı insanlarla ve farklı çevrelerle çalışmalar ve ortaklıklara dönüşür. Bu ortaklıklar da yine yeni ilişki ağlarını ve yaratıcı düşünceleri doğurarak, büyük resmin daha da büyümesine yardımcı olur.


Aynaya bakarken, artık fiziksel olarak gördüğünüz kendinizin ötesine çıkıp, ilişkilerdeki kendinizi, düşüncelerinizdeki kendinizi ve sizi siz yapacak büyük resminizdeki kendinizi de görmek ister misiniz?

Girişimciliğe ilk adımı atmak için şu an kendinize kendiniz ile ilgili cevabını bilmediğiniz güçlü bir soru sorarsanız, sizin sorunuz ne olur?  (*)

Kemal Başaranoğlu
Profesyonel Koç
kemalbasaranoglu@gmail.com
Facebook Turuncu Yeşil
Linkedin Turuncu Yeşil
www.tykocluk.com


(*) Sorunuzu paylaşmak isterseniz lütfen yorum kısmını kullanınız..z





Etiketler: , , , , , , , , ,