Dikiz Aynasından Geleceğe Yapılan Huzurlu Bir Yolculuk


“Geçmişe bakıp, geçmişten ders alınmalıdır” derler değil mi? Aynı hataları yapmamak ve başarıları kopyalamak için geçmiş iyi bir fırsattır. Peki geçmişe odaklanmak ve geçmiş üzerinden yaşamak doğru bir gelecek kurmaya yardımcı olur mu? Gelin size bir dikiz aynası hikayesi anlatayım.  

Sıcak bir yaz günü adamın biri çok bunalmış. Anne ve babası ile kendini bildi bileli atışma halindeymiş. Onlara göre adam çok umursamaz, hiç söz dinlemezmiş. Adama göre ise, ebeveynler çok sıkı baskıcı ve kontrolcüymüş. Tüm bunları düşünerek atmış kendini sokağa… Hepimiz bunaldığımızda kendimizi rahatlatmak için bir şey yapmaz mıyız? Bazen yürürüz, bazen uyuruz, bazen içimize kapanırız, vb.  gibi. Bu adam da kendini atmış sokağa.  

Adam bu durumu zihninden geçirerek yürümeye başlamış. Gökyüzü masmavi, güneş sapsarı ve sımsıcakmış. Sanki tüm ısısını sadece ve sadece dünyaya yansıtıyormuş. Sizler de kimi zaman “her şey beni bulur” der misiniz?  O gün de güneşin tüm ısısı adamın üzerine doğru geliyormuş. Sanki bir tek o terliyor diğer insanlar serin bir esinti içerisinde keyifle ilerliyormuş.

Bir anda önünden hızla bir araba geçmiş. Tozun dumanın içinde bir an gözlerini kapatmış, kapatması ile açması bir olmuş. Bir de ne görsün kendini bu aracın içinde bulmuş. Oldukça konforlu ve lüks bir araçmış. Aracın içini incelerken bir anda gözü dikiz aynasına takılmış. Ve tozun dumanın arasında tamamen bezmiş, umutsuz ve mutsuz, koy vermiş kendisini görmüş. Bir an, arkasında bıraktığı izler ve tozlar önce gözüne takılmış sonra da zihnine.  O yaşına kadar yaptığı bulunduğu ortamları aklından geçirmiş. Ailesi ile geçirdiği zamanlar, arkadaşları ile bulunduğu ortamlar, sosyal çevresi, … vb. gibi.  Daha sonra bu ortamlarda geçirdiği zamanları ve bu zamanlardaki hislerinin farkına varmış. Huzursuz, keyifsiz, tatminsiz dakikalarını görmüş. Bu anları görmüş görmesine de, anı yaşamadığı gibi o anı hissetmediğini fark etmiş. Tıpkı şu anki gibi dikiz aynasından sürekli geriye bakıyormuş. Bir saniye sonra oldukça gürültülü bir korna sesi duymuş! Duyar duymaz da, yoldan çıktığını fark etmiş. Önüne bakmış ve yoluna tekrar girmiş. Kesintisiz dikiz aynasına bakarak araç kullanmanın güvenli bir sürüş olmadığının farkına varmış.

Tehlike atlatıldıktan sonra bir süre önüne bakarak yola devam etmiş. Bir tünelden geçmiş. Masallarda tünellerden geçmek farklı bir dünyayı keşfetmektir değil mi? İşte bizim adam da tünelden geçerken, bir anda zihninde önündeki yılların görüntüleri geçmiş. Görüntülerin oldukça benzer şeylerden olduğunu fark etmiş. Her ne kadar niyetinde olan şeylerle uğraştığını düşünse bile, görüntülerin verdiği hislerin kendisini rahatsız ettiğini fark etmiş.  Kimi zaman siz de istediğinizi yapmanıza rağmen  bir tatminsizlik yaşarsınız değil mi? İçine bugüne kadar hiç yaşamadığı, oldukça değişik bir merak düşmüş. Neydi onu sürekli aynı örüntülere iten, geçmişin benzerliklerini alıp geleceği de bu benzerliklerle oluşturan?


Gözü aracının arkasında bıraktığı toza dumana takılmış ve DİKİZ AYNASI! diye bağırmış. Evet “Sürekli dikiz aynası ile araç kullanmak ne kadar güvenli ise, geçmişe odaklı bir gelecek de ancak o kadar güvenli olabilir ?”

“Hayatta dikiz aynasının kullanımını azaltır, sadece mevcut deneyimlerin olumlu etkisini geleceğe yansıtmak için kullanırsam, her anında kimlerle nasıl ve nerede güvenli ve huzurlu farkındalıklar yaşarım? diye sormuş. O gün arabasının içine bir ayna daha koymuş. Bu aynayı öyle bir yere yerleştirmiş ki, ayna aslında aracın arkasında olmakla beraber önündeki yolu gösteriyormuş. Dikiz aynasına baktığında, arkasını gördüğü gibi, önünü de görerek geleceğine de dönmesi gerektiğini hatırlar olmuş. Herkesin kendine göre hatırlatıcıları vardır değil mi? Bu da bizim adamın hatırlatıcıları olmuş.

Sonra önünde bir adam görmüş. Adamı görmesi ile, yolda yürüyen o adam bir anda kendisi olmuş. Gökyüzü masmavi, güneş sımsıcakmış. Güneşin kavurucu sıcaklığı, onu artık rahatsız etmiyormuş. Önüne bir kahve dükkânı çıkmış, içeri girmiş ve kendisine bir Türk kahvesi istemiş. O sırada yolun karşısında, almak isteyip alamadığı o çok beğendiği arabayı tam da istediği rengi ile görmüş. Kahvesini yudumlarken kendini o aracın içinde ağaçlar arasından geçen bir yolda önüne bakarak yolculuk ederken bulmuş. Doğanın o şahane görüntüsü, ağaçların kokusu ve kuşların seslerinin tüm bedenine yaydığı, huzur, neşe ve umutla geleceğine doğru yolculuğuna devam etmiş.



Kemal Başaranoğlu
Profesyonel Koç
kemalbasaranoglu@gmail.com
Facebook Turuncu Yeşil
Linkedin Turuncu Yeşil
www.tykocluk.com

Etiketler: , , , , ,