Karar verme mekanizmanızı gözden geçirmek ister misiniz?

Hayatın hangi noktasında olursanız olun sürekli bir karar mekanizması içinde bulursunuz kendinizi. Çocuktunuz daha dün, birden fazla şeyi istiyordunuz, önce anne veya babanız size “ya o ya da bu” derken bir karar vermenizi istedi. Büyüdünüz sınavlara girdiniz, okulu seçmek için bir karar vermek durumunda kaldınız. Hayatınıza özel biri günün birinde çıkageldi. Bir baktınız, nikah davetiyelerinizi  “Biz artık karar verdik…” diye dağıtıyorsunuz. Günün birinde artık kariyerde bir dönüm noktası, “yıllardır yaptığınız işiniz ve çalıştığınız ortam mı, yoksa yeni bir dünyaya yolculuk mu?”  diye tekrar kendinizi bir karar noktasında buldunuz.





“Biçim verilebilen ve aldığı bu biçimi koruyabilen şeyleri “plastik” sıfatıyla niteleriz. Beyin de bunlardan biridir; hatta yetişkinlikte bile: Deneyim beyni değiştirir ve bu değişim korunur. (David Eagleman / Beyin - 2016) “

Beyin bu kadar plastiğimsi bir yapıda ise neden her karar aldığımızda yine karnımıza kramplar girer? Hâlbuki biz daha çocukluktan karar mekanizmasının içinde yetişmiyor muyuz?

Beyni sağ ve sol diye 2 yarım küreye ayıralım.  Zira boyutsal olarak eş olsa bile çalışma şekli tamamen farklıdır.



Şunu söylediğiniz zamanları hatırlıyor musunuz? “Mantığım ile sezgilerim arasında bocalıyorum?” ya da “Kalbim ile aklımın arasında gelgitler yaşıyorum”.

“Modern toplumlarda, bizler sol beynimizi sağ beynimizden çok daha fazla kullanma eğilimindeyiz. Bu durum öyle yaygındır ki pek çok insanda hayal kuran, yaratıcı sağ beyin çok uzun zamandır kullanılmayan bir kas gibi adeta dumura uğratılmıştır. (En üst düzey performans için 21 günde beyin eğitimi – Dr Harry Alder – 1997).”

Nedir karar alırken sizi zorlayan şeyler?

Seçeneklerin yokluğu ya da azlığı: Seçenekleri görmüyor musunuz, yoksa bu seçenekler çok mu kısıtlı? Kendinize bu durumda tersten bir soru sormayı deneyin. Varsayalım ki elinizde her türlü imkân mevcut olsun. O ruh halini yaşamaya kendinize müsaade ettiğinizde, ne tür seçeneklerle karşılaşıyorsunuz?

Alınan karar ile gelecek riskler: Aldığınız kararın size getireceği sonuçları kaldıramayacağını mı düşünüyorsunuz? Hemen zihninizde sınırsız bir algı oluşturun. A, B, C kararlarını aldığınızda olası sonuçlarını gözünüzün önünde imgeleyin. Her bir durumun SWOT’unu çıkarın (*). Sonra her bir durumun SWOT’una bakıp, o durumu seçmenin sizin için neden önemli olduğunu ifade edin ve üç durumdan birini seçin. Riski minimize etmeye başladınız bile…

Karar ile yaşanacak belirsizlik stresi: Hata yapma korkusu, karar ile ortaya çıkacak sonucun kaygısı,…kısaca belirsizlikler üzerinizde strese mi yol açıyor. Aslına bakarsanız, sağ beynin engin bilinç ötesi kütüphanesi size yol göstermeye hazırdır. Size anda (‘şimdi’nin içinde) olmanızı öneririm. Anda olduğunuzu nasıl mı anlayacaksınız; bedeniniz, duygularınız ve zihniniz aynı düzlemde mi buna bakın ya da davranışlarınızı gözlemleyin, doğal bir ritim içinde mi ilerliyor?


“Kişinin duygusal durumları, aslında görünür hale geçmek isteyen ve kişinin başına geçmek için fırsat kollayan olaylardır.” (Tanrılar Okulu – Stefano d’Anna)



Yeni farkındalıklar karar mekanizmalarını kolaylaştırıcıdır. Koçluk beynin sağ ve sol bölümlerini en etkin bir şekilde kullanmanın yollarını gösteren ve öğreten, hızlı sonuç veren çalışmalar bütünüdür.


Yeni farkındalıklar edinmek için yola çıkmaya hazır mısınız?


“Unutmayın, en kötü karar kararsızlıktan iyidir”.


Kemal Başaranoğlu
kemalbasaranoglu@gmail.com
Facebook Turuncu Yeşil
Linkedin Turuncu Yeşil


(*) SWOT: SWOT ingilizce’de Strengths(Güçlü), Weaknesses(Zayıf), Opportunities (Fırsat), Threats (Tehdit) kelimelerinin ilk harflerinden oluşur. Swot analizi, bir durumun analizinin yapılırken güçlü, zayıf, fırsat ve tehdit oluşturan yönlerini belirlemede kullanılan bir metodolojidir.

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , ,