Mağdur musunuz? Sorumlu musunuz? her şey avucunuzun içinde...

Bugün, büyük üstad diyeceğim (sanatçı, bestekar, şarkıcı, ..vs) Barış Manço’nun bir parçasına kulak vermek isterim. Bilirsiniz belki; “Cacık”



Sözüm meclisten dışarı dostlar
Bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum
Hani dilim dilim doğrasalar beni
Marmara Ege Karadeniz ve hatta Akdeniz cacık olur diyorum

Derdim öylesine büyük ki dostlar
Kırka yarıp yine kırka bölseler
Ve kırk bostana gübre diye serpseler
Kırkbin tane ot biter de kırkbin derde deva olur diyorum

Ne oldu bana böyle durup dururken
Oğlan aldı başını gitti kız zaten lafımı dinlemezdi
Düğmem kopuk paçam sökük oramda buramda çengelli iğneler
Bir de çengelli iğne nazar bozar derler

Hanımın çorabı kaçık başında bigudiler
Karabaş bile, karabaş bile suratıma bakıp bakıp havlıyor
Öğünmek gibi olmasın ama dostlar
Kendimi hıyar gibi hissediyorum

…………



Hayatta “mağdur” olduğunuzu ve sürüklenip gittiğinizi mi düşünüyorsunuz?

Yaşam denen şey, üzüntü, mutsuzluk, huzursuzluk ve bunların arasına az da olsa serpiştirilmiş sevinç ve keyiften mi oluşmaktadır?

Son zamanlarda yaptıklarınızı, düşündüklerinizi ve davranışlarınızı gözden geçirmenizi isteyebilir miyim? Yaptıklarınıza bir film izler gibi baktığınızda neler görüyorsunuz o karelerde? Filmin bir müziği olsa nasıl bir müzik olurdu? Müzik ve gördüklerinizin üzerinizde bıraktığı hissi nasıl tanımlarsınız?
…………

Mağdur insanlar vardır dünyada. Bir kere mağdurdur onlar ve hep mağdur kalacaktır. Onlar için her şey tamamen bellidir, önceden çizilmiştir. Hatta her şey kadere bağlıdır. Sabah kalktıklarında günün kendilerine ne tür sıkıntılar getireceğinin derdine düşerler. Aile içinde sürekli negatif senaryocudurlar. Sürekli kötü olaylardan bahseder ve bir taraftan da başlarına gelmemesi için dua ederler. Arkadaş çevrelerinde de pek olumlu şeyler konuşulmaz, kimin başına ne kötü şeyler geldiği konuşulur. Bu kişiler taşın bir kenarından çıkan çiçeği göremezler, görseler de çiçeğin yalnızlığına üzülürler.

Bir de hayatın sorumluluğunu üzerine alanlar vardır. Bunlar ortaya çıkan her türlü olumlu ya da olumsuz durumu kendilerinin yarattıklarına inanırlar. Düsturları, hayatlarını kendi seçimlerinin oluşturduğudur. Sabah kalktıklarında, o gün kendilerini hangi fırsatların beklediğini sorgularlar. Aile içinde Pollyanna ya da Heidi olarak adlandırılır. Arkadaşları tıpkı kendileri gibidir. Delidolu, hayat ve ümit dolu. Bu kişiler taşın bir kenarından çıkan bir çiçek ile mutlu olur, o çiçeğin o koşullarda çıkabilmesinin, onlar için bir mesaj olduğunu düşünür, bunu kendi hayatlarında nasıl kullanabileceklerini araştırırlar.


Peki siz kendinizi nerede görüyorsunuz?


Son söz olarak, İran’lı şair Hafız der ki;
Suçlama
Sürdürür o hüzünlü oyunu
Çalıp durur tüm servetini senden,
Mali beceriden yoksun
Bir budalaya verir hepsini.
Sevgili İnsan,
Akıllan.


“Çevrenizdeki negatif insanlara maruz kalmak,
radyasyona maruz kalmak kadar kötüdür” Anonim


Kemal Basaranoglu
kemal.basaranoglu@kemalbasaranoglu.com

Etiketler: , , , , , , , , , , , ,