Aynadan yansıyan yüz: Seni anlıyorum...



Sana yapılmasını istemediğini başkasına yapma!

Bugünkü yazımı « Empati » üzerine yazmak istiyorum…

Empati sözcüğü;
              -         “Em”, Latincede “İç, içine, içinde”
              -        “Patheia” ise Yunancada “Duygu acı, ıstırap, algılama” anlamına gelen kelimeler ile türetilmiştir.

Hiç;
               -         ebeveynleriniz
               -         eşiniz
               -         çocuğunuz
               -         kardeşiniz
               -         arkadaşlarınız,
               -          … vs’nin
davranış ve duyguları üzerine düşündünüz mü? Neydi onları o içinde bulundukları durumda, o şekilde davranmaya iten şey?

Sizlerden yukarıda bahsedilen kişilerden birini gözünüzün önüne getirmenizi ve daha sonra bu kişinin içine, o bulunduğu durumda girmenizi rica ediyorum.  Kendi duygularınızdan, düşüncelerinizden sıyrılın… O kişinin duygularını, düşüncelerini üzerinize alın ve bunları içselleştirerek kişiyi anlayın… Son olarak ta, bu kişi ile o yaşadığı durumda karşılaşın ve ona kendisi gibi, onu anladığınızı gösterir şekilde davranın…

Empatiyi gerçekleştirdiğiniz için tebrik ederim. Nasıl bir şey olduğunu anladınız. Aslında farkına varmadan yukarıda bahsedilen sahne ile, empatinin önemli şu adımlarını gerçekleştirmiş oldunuz;
            -         O kişinin yerine geçtiniz; O KİŞİ OLDUNUZ..
            -         O kişinin yaşadıklarını hissettiniz (duygular, düşünceler..vs), anladınız; ONU YAŞADINIZ
           -         O kişiye, ondan davranışlarla cevap verdiniz; ONU YAŞAYIP ANLADIĞINIZI ONA GÖSTERDİNİZ.

Hiç bebekleri ya da çocukları gözlemlediniz mi?  Dikkat edin çok iyi birer kopyalayıcıdırlar. 
- İlk örnek için bir çocuğu inceleyelim. Çocuklar, bir anda annesinin yaptıklarının ya da babasının yaptıklarının kopyası olabilmektedirler. Hatta daha dikkatli bakıldığında, mutlaka taklit ettikleri kişinin ruh halini de almaktadırlar. 
- İkinci bir örnek ise; ağlayan bir bebeği gören diğer bebeğinde ağlamaya başlaması gözünüzün önüne getirin.

Görüldüğü gibi empati daha bizim bebekliğimizden gelen bir yetenek iken bu yetenek zaman içerisinde, yaşanmışlıklar ile kaybedilmektedir. Bunun listesi çıkarılırsa; korkular, kötü tecrübeler, ön yargılar, sabit fikirlilik… vs. Liste istediğimiz kadar uzatılabilir. Tüm bunlar bizlerde empati yetisini öldürmektedir.

Doğuştan varolan, ama bir şekilde kaybettiğimiz empatiyi nasıl tekrar kazanabiliriz? Bu sorunun cevabı öncelikle kişinin kendisine karşı dürüst olması ve bunu gerçekten istemesinden geçmektedir. Daha sonra ise, ön yargılar ve sabit fikirlerden arınmayı, karşısındaki gözlemlemeyi ve buna karşılık karşısındakinin duygu ve düşüncelerini hissettiğini ifade etmesinden geçmektedir. Bu arada tüm bu duyguları yaşamak, sizin o kişi ile aynı fikirde olmanızı gerektirmez.

Her insanda “Ayna Nöronları (*)” bulunmaktadır. Ayna nöronlar sayesinde;
             -         Katıla katıla gülen birini seyrederken kendimizi alamayıp güleriz
             -         Duygusal bir filmde bir anda hüngür hüngür ağlarız
             -         Birimiz esnersek mutlaka diğerlerimize de bunu bulaştırırız.
             -         Birimizin gerginliği diğerlerini de gerer.
Aslında ayna nöronlarımız bize karşımızdakini anlama ve empati kurmaya yardımcı olur.

Kişiler arasındaki iletişimde empatik yaklaşım, uzlaşmacı ve dayanışmacı bir iletişimi destekler.

Sonuç olarak; iyi niyetle empati yapmak karşımızdaki kişiler ile olumlu ilişkiler yaratabileceği gibi, niyetin kötü olması durumunda sonuç manipülasyon olmaktadır. 

Başkalarının kusurlarını örtmede gece gibi ol. Mevlana

Karşınızdaki kişinin aynada yansıyan yüzü olmaya hazır mısınız?

Kemal Basaranoglu
kemalbasaranoglu@gmail.com




(*)“Ayna Nöronları: 1990'larda Vittorio Gallase ve Giacomo Rizzolatti adlı iki İtalyan bilim adamı düşünce okuma konusunda maymunlar üzerinde yaptıkları deneyler sırasında yeni bir tip nöron keşfettiler. Bu nöronlar, belli işleri yaparken aktif hale geliyorlardı, tesadüfen farkedilen diğer özellikleri ise bir başkası aynı işi yaparken de aktif hale geçmeleriydi. Bu nöronlar primatları, insanları ve kuşları karşısındakini taklit etmeye zorluyordu! Bu özelliklerinden dolayı "ayna nöron " adını aldılar
Daha sonra yapılan araştırmalar ayna nöronların insan beyninde broca denen ve konuşmadan sorumlu olduğu bilinen bölgede bulunduğunu gösterdi. Bilim insanları buradan yola çıkarak, konuşmanın, başkalarının hareketlerini tanıma ve algılama ile başladığını düşündüler. Önceleri el kol işaretlerine ve mimiklere dayanan haberleşme, zaman içinde konuşmaya dönüşmüştü.
http://www.biltek.tubitak.gov.tr/gelisim/psikoloji/biyopsiko.htm »



Etiketler: , , , , ,